Yan yana oldukları onca yıl boyunca defalarca feleğin çemberinden geçtikleri zamanları hatırladı. Çocukluk arkadaşı ve yaveri olarak hayatının büyük bölümünde Mustafa Kemal’in yanındaydı. Vefat haberini aldığında ise günler önce karar verdiği şeyi yapmak için odasına gitti. Salih Bozok’un Atatürk’ün ölümü üzerine intihar etmeye hazırlandığında kafasından geçenler işte bunlardı.
“Bu sabah dokuzda verilen raporu ikinci maddede arz ediyorum. Dün geceyi koma halinde geçirdiler. Vaziyetteki ciddiyet daha da artmıştır. Hararet derecesi: 36.4, Nabız muntazam: 124 , Teneffüs: 26 ”
85 yıl önce bir 9 Kasım günü Dolmabahçe Sarayı’nda ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sağlık durumu hakkındaki son gelişmeler, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Rıza Soyak tarafından Ankara’ya çekilen telgrafta bu şekilde anlatılmıştı. Bu telgraftan bir gün sonra, tüm Türkiye’yi hâlâ devam eden bir yasa boğan o haber geldi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir 10 Kasım sabahı 57 yaşında vefat ettiğinde, geride cepheden cepheye koşarak milleti uğruna adanmış bir ömür, ‘En büyük eserim’ dediği çiçeği burnunda bir cumhuriyet ve bu cumhuriyeti gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarmaya çalışırken yıpranmakla geçen bir hayat hikayesi bıraktı. Tüm bunlar yaşanırken, Atatürk’ün yakınında bulunan isimlerden biri de ömrünün büyük kısmını Atatürk ile kader birliği yapan ve Atatürk’ün yaveri olan Salih Bozuk oldu. Bozok, çocukluk arkadaşı ve kader arkadaşının ölüm haberini aldıktan sonra intihar etmeyi deneyecek kadar ona sadıktı.
ÇOCUKLUĞU ATATÜRK İLE BERABER GEÇTİ
Salih Bozok, tıpkı Atatürk gibi 1881 yılında Selanik’te Çelebi Hanım, babası Safer Efendi’nin çocuğu olarak dünyaya geldi. Mustafa Kemal ile üçüncü kuşaktan akraba olan Bozuk’un kaderi, Mustafa Kemal ile ilk kez Selanik şehrinde kesişti. Bozok, yıllar sonra adını tarihe Mustafa Kemal Atatürk olarak altın harflerle kazıyacak olan küçük Mustafa ile Şemsi Efendi İlkokulu’nda tanıştı. Mahalleden ve okuldan yakın arkadaş olan ikilinin dostluğu, Selanik Askerî Rüştiyesi, Manastır Askerî İdadisi ve Mekteb-i Harbiye’de de devam etti. Bozok, askeri okul yıllarında hem Mustafa Kemal ile hem de yine mahalleden arkadaşları olan ve askeri okula beraber gittikleri Nuri Conker ile olan arkadaşlığını ilerletti.
Mustafa Kemal ve Salih Bozuk’un birlikteliği Harp Okulu’nun ardından kısa süreliğine sona erdi. Salih Bozok, Erkân-ı Harbiye’ye gitmedi ve orduya katılmaya karar verdi. Mustafa Kemal ise Erkân-ı Harbiye’ye giderek kurmay olmak için okula devam etti. 1903 yılında Harbiye’den subay olarak mezun olan Salih Bozok’un ilk görev yeri, Bulgaristan sınırındaki bir karakoldu. Orada 9 ay kadar görev yaptı. Ardından teğmen rütbesiyle İskeçe kasabasında bir birliğe nakledildi. Bu yıllar Osmanlı için oldukça zor yıllardı. ‘Hasta Adam’ olarak anılmaya başlayan dev imparatorluk için işler her geçen gün daha kötüye gidiyor, Balkanlar başta olmak üzere tüm imparatorluk coğrafyası kaynıyordu. Salih Bozok, böyle bir ortamda bir avuç idealist subay tarafından kurulan İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katıldı.
II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Selanik’te Küçük Zabit Mektebi’ne öğretmen subay olarak atanan Salih Bozok, bu dönemde Selanik’te bulunan Mustafa Kemal ile bir süre görüşme imkânı buldu. İlerleyen süreçte Bozok, 31 Mart Vakası’nın ardından tahttan indirilen ve Selanik’e sürgün edilen Sultan II. Abdülhamit’e tahsis edilen Alatini Köşkü’nde muhafız olarak görevlendirildi.
1938 YILINA KADAR BİR DAHA HİÇ AYRILIK OLMADI
Alatini Köşkü’nde 1912 yılına kadar muhafızlık görevine devam eden Salih Bozok, Balkan savaşlarının başlaması ve Selanik’in işgal edilmesi riski sebebiyle İstanbul’da bulunan Beylerbeyi Sarayı’na nakledilen II. Abdülhamit ile birlikte İstanbul’a geri döndü. Bozok’un uzun yıllar süren bu muhafızlık görevi, 1917’de Yıldırım Orduları Grup Komutanı Atatürk’ün onu başyaverliğine almasına kadar sürdü. İki arkadaşın kaderi bu yıl tekrar kesişti ve Bozok önce Diyarbakır’a, sonrasındaysa Halep’e gitti. Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte Mustafa Kemal’le birlikte tekrar İstanbul’a döndü. Milli Mücadele başlayana kadar iki arkadaşın kaderi tekrar birbirinden ayrılacaktı.
Atatürk’ün Ankara’ya giderek Milli Mücadeleyi tertiplemeye başlamasıyla birlikte Ankara’ya giden Bozok, çocukluk arkadaşıyla tekrar bir araya geldi. Mustafa Kemal’in yaverlik görevini tekrar üstlendi. İki arkadaşın kader birliği, bu noktadan sonra 1938 yılına kadar bir daha ayrılmadı.
‘KIRAMAYACAĞI TEK İNSANSINIZ’
Milli Mücadele ve Büyük Taarruz sırasında da Atatürk’ün yanında olan Salih Bozok, Atatürk’ün en yakın arkadaşlarından birisi oldu. Salih Bozok’un, Atatürk’ün Latife Hanım’la evlenmesinde de etkisi büyüktü. Bozok’un Latife Hanım’la Atatürk hakkında mektuplaşmaları, Latife Hanım içinde Salih Bozok’u önemli isimlerden biri haline getirdi. Atatürk, annesi Zübeyde Hanım’ın vefat haberini dahi Salih Bozok’tan duydu. 1932 yılında İsmet İnönü ve Atatürk arasında devlet işleri sebebiyle yaşanan gerginlik, İsmet İnönü’nün Salih Bozok’tan “Gazi’nin kırmayacağı tek insansınız” diyerek Atatürk hakkındaki düşüncelerini ve özür dilediğini iletmesini istedi. Atatürk ve İnönü arasındaki bu gerginlik, Salih Bozuk’un Mustafa Kemal ile konuşup onu sakinleştirmesiyle yerini sakinliğe bıraktı. Salih Bozok’a soyadını da 1934 yılında Atatürk verdi.
Atatürk’e son ana kadar sadık kalan ve derin bir bağ ile bağlı olan Salih Bozok, kader arkadaşının sağlığının her geçen gün kötüye gitmesi üzerine kendini her ihtimale hazırlamaya başladı. Atatürk hasta yatağında yatarken dahi Salih Bozok aylarca yatağının başucunda bekledi. Mustafa Kemal, o kötü günlerde, en sevdiği Richard Alexandrovich Bergholz imzalı ‘4 Mevsim’ tablosuna baktıktan sonra Salih Bozok’a “Ne kadar bizim oralara, Selanik’e benziyor. Bir gün iyileşirsem böyle bir yerde yaşayalım” dedi. Paşanın durumunun ağır olduğunu bilen Bozok, bu söz üzerine gözyaşlarına hakim olamadı.
İNTİHAR YÖNTEMİNİ DOKTORLARA BİLE DANIŞTI
Bozok, Atatürk’ün ölümü ihtimalinde intihar etmeyi planlamış ve bu sebeple kendisini kesin olarak öldürecek yöntemi öğrenmek için doktorlara dahi danışmıştı. Bu amaçla kalbinin üstünü her gün tentürdiyot ile işaretlemeye başlamıştı, Mustafa Kemal’in vefat haberine hazırlanıyordu. 9 Kasım’da defterine ‘Allah’ım, ya Atatürk’ü kurtar ya da benim canımı al’ notunu düşen Bozok, aslında bu acıyla başa çıkamayacağının sinyallerini veriyordu. Atatürk’ün vefat haberini aldıktan sonra ise odasına girdi ve onun ellerini öperek veda ettikten sonra aşağıya inerek boş bir odaya kendini kapadı. Birkaç saniye sonra kalbine ateş ederek intihar girişiminde bulunan Bozok, kurşunun bir iki milimetrelik sapması ve ciğerini delip geçerek sırtına saplanması sayesinde hayatta kaldı.
Arkadaşının ölümüyle birlikte sağlığı her geçen gün daha da kötüye giden Salih Bozok, 25 Nisan 1941’de İstanbul’da Suadiye’deki köşkünde hayatını kaybetti. Kader birliği yaptığı arkadaşına kavuşan Bozok, vasiyeti gereği Mustafa Kemal Atatürk ile ortak çocukluk arkadaşı ve kayınbiraderi olan Nuri Conker’in yanına defnedildi.